Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 AC/DC

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
éXcéLLéNc3*666
Admin
Admin
éXcéLLéNc3*666


Mesaj Sayısı : 145
Kayıt tarihi : 13/09/07

AC/DC Empty
MesajKonu: AC/DC   AC/DC Icon_minitimeCuma Kas. 09, 2007 10:42 pm

AC/DC Biyografisi:
AC/DC görkemli müziğiyle olduğu kadar konserleriyle de büyük bir gruptur. Daha başlangıçta konserleri gerçek birer şov halini almıştı. Özellikle Angus un sahnedeki çılgın hareketleri, bir zaman sonra grubun vazgeçilmez eğlencelerinin başında yer almaya başlamıştı. Onun sahnedeki çılgın hareketlerine daima yenileri eklenerek grup bugünlere geldi.
AC/DC gitarist Malcolm Young’un grubu (Amerikadakiyle hiç bir ilgisi olmayan) The Velvet Underground dağıldıktan sonra, 1973te Avustralyada kuruldu. Küçük kardeşi Angus&u da eğitip yanına lead gitarist olarak aldıktan sonra grup Sidney çevresinde küçük tur ve konserler vermeye başladı. Ablası Angusa sahnede okul kıyafetlerini giymesini önerdiğinde o sadece 15 yaşındaydı; ki bu görüntü zamanla grubun "olmazsa olmazlarından" oldu. Henüz Sidney deyken "Can I Sit NextTo You" isimli singleları, Easybeats in eski üyesi ağabeyleri George Young ve bir kaç arkadaşının yardımıyla çıktı.
Ertesi sene grup, davulcu Phil Rudd ve basçı Mark Evans ın da gruba katılmasıyla Melbourne a yerleşti. Vokalist Dave Evans sahneye çıkmayı reddettiğinde, az rastlanan bir olayla, grubun şoförü Bon Scott vokalist oldu.
Scott daha önceleri Avusturyalı pop gruplarından Fraternity ve Valentineste de davulcuydu. Ama onun grubun başarısındaki asıl payı, halka grubu vahşiler gibi tanıtması oldu. Başı polisle sık sık derde giren Scott sayesinde grup Avustralyada büyük tepkiler almaya başladı. Müzik yaşamları boyunca, haylaz bir eğlence duygusuyla karışık, vahşi akımları desteklediler.
Grup Avustralyada, 74 ve 75 yıllarında iki albüm piyasaya çıkardı: High Voltage ve TNT. Bu iki albümdeki şarkılarla High Voltage albümünün 76da çıkan Amerika ve İngiltere sürümlerini oluşturuldu, grup ayrıca bu iki ülkede turnelere çıktı. "Dirty Deeds Done Dirt Cheap" yıl sonunda çıktı. 1977nin başında Evans grubu terkederken yerini Cliff Williams aldı. Aynı yılın sonbaharında, AC/DC, onları ilk defa Amerikan listelerine girmelerini sağlayan "Let There Be Rock" albümünü çıkardı.
1978 ilkbaharında çıkan "Powerage", grubun hayranlarının iyice artmasının sağladı- bunun oluşmasında izleyicileri tek kelimeyle coşturan konser gösterilerinin de en az albüm kadar katkısı oldu. Aynı yıl, bu konser görüntüleri "If You Wany Blood, You ve Got It" adıyla satışa sunuldu. Ama grubu asıl üne kavuşturan, ertesi sene gelen ve satışı ilk kez milyonu aşarak Amerikada 17.liğe, İngilterede ise sekizinciliğe yükselen "Highway to Hell" oldu.
AC/DCnin bu hızlı çıkışı 20 Şubat 1980de Bon Scott;un, resmi raporlara göre ölümüne alkol alarak hayata veda etmesiyle darbe aldı. Mart ayında Scottun yerine Brian Johnson geldi. Bir ay sonra grup, dağılmadıklarını müjdeleyen, sadece Amerika;da 10 milyondan fazla satan en büyük çalışmaları, Back in Blackalbümünü doldurdu. AC/DC, sonraki yıllarda, Amerikan listelerinde ilk sıralara yerleşen "For Those About to Rock We Salute You" ile dünyanın en geniş rock toplulukları arasında yer aldı. 1982de Rudd da gruptan ayrıldı, onun yerini bir başka İngiliz Simon Wright aldı.
1983teki "Flick of the Switch"in ardından, topluluğun maddi dayanakları bozulmaya başladı ancak bu kötü gidişatı 1990larda, müzik dünyasında çok büyük ses getiren "Thunderstruck" parçasının da içinde bulunduğu "The Razors Edge" ile tersine çevirmeyi başardılar. Bu yıllarda 70 ve 80lerdeki kadar başarılı olamamalarına rağmen, bir kuşağın kılavuz grubu olduklarını göstermişlerdir. 1995 sonbaharında onaltıncı albümleri "Ballbreaker" çıktı. Rick Rubin tarafından çıkarılan bu albüm AC/DC&nin müzik hayatındaki belki de en olumlu eleştirileri aldı. Bu albüm Amerikan listelerine 4. sıradan girdi ve ilk altı ay içinde bir milyonu aşkın sattı.
Grup ilk günkü yaklaşımlarını koruyarak kökü rockn&roll, hard rock ve yer yer bluesa dayanan müziğini yapmayı sürdürüyor; ısrarla. Başlangıçta iki İskoçyalı ve üç Avustralyalı dan oluşan grupta bugün Avustralyalılar yerine üç İngiliz var. AC/DCnin bugünlere gelmesinde kuşkusuz Angus ve Malcolm Young kardeşlerin ve beklenmedik bir şekilde gruba katılan Bon Scottun büyük payları var.

Angus Young
Tam adı Angus McKinnon olan Young, 31 Mart 1959da Glasgowda dünyaya geldi. Daha 4 yaşındayken, kalabalık ailesi Sidney, Avustralyaya yerleşti. Gitardan önce Banjoyla ilgilenmeye başladı. Ağabeyi Malcolm ile birlikte Muddy Waters, B.B. King ve Howlin Wolf&un eski Blues parçalarını yorumladılar. İki kardeş çok düzensiz öğrenciler olduklarından derslerinden çok, büyük ağabeyleri Georgeun getirdiği plaklarla ilgileniyorlardı. Rollin Stones, Yardbirds ve Easybeats onların yapacağı müziği oldukça etkilemiştir.
AC/DC kurulduktan sonra Angusun sahnedeki hareketleri grubun en önemli görsel çekiciliği olur çıkar. Çok geçmeden, bu konserleri birer şova dönüştürecek etmenlerden biri olan Angusun sahne kıyafeti yerleşir. Angus bundan sonra okul kıyafetleriyle sahne alacaktır: okul üniforması, sırt çantası ve kısa pantalon.
Sahneye çıkınca herşeyi unutup, kendini deli gibi harcamasından yola çıkarak onun özel yaşamı hakkında çıkarsamalar yapımak yanlış olur. Grubun diğer üyelerinin aksine, Angus sade bir müzik adamıdır: sigara kullanmaz, alkol almaz, sadece çay ve koka-kola... Başlangıçtan itibaren Gibson SGsine sadık kalmıştır. Her türlü akor sorunlarından kaçınmak için iki tanesini değişmeli olarak kullanır. Gene Simmons onun hakkında şöyle diyor: "AC/DC yi sahnede ilk defa 1976da gördüm. Öfkeden deliye dönmüş gibi çırpınıp duran Angusu seyrederken, kendi kendime şöyle dedim: Bu çocuk müziğine gerçekten inanan bir yıldız."
Angusun beğendiklerine gelince... Tercih ettiği gitaristler Muddy Waters, B.B. King, Johnny Winter, Stevie Ray Vaughan ve Jeff Healey gibileri. Yani kendilerini moda akımına kaptırmadan daima aynı müziği yapan gitaristler. Sevdiği AC/DC parçaları ise "Let There Be Rock", "Back in Black", "Highway to Hell" ve "T.N.T".

Malcolm Young
Korkunç çocuk, Glasgowda doğar. Ailesiyle göç ettikleri Avustralyada kardesi Angus gibi çok zor bir öğrencilik dönemi geçirir. Okula daha çok eğlendirici kavgalar etmeye giden Malcolma (aynen kendisinin de küçük kardeşi Angusa yapacağı gibi) ilk gitar sevgisini ağabeyi George aşılar ve ona ilerleme cesareti verir. İçine blues ve caz (ama özellikle Louis Armstrong) sevgisi işler.
AC/DCnin ilk konserlerinden itibaren grubun ritim gitaristliğini üstlenir. Grubun tarzının oluşmasında, gitarıyla zamanla Rolling Stonesun Keith Richardsınki kadar çok meşhur ve taklit edilecek olan çok kişisel ve ağır melodileri çıkaran Malcolmun büyük payı vardır.
Angusla birlikte grubun bestecisi ve ateşleyicisi olan Malcolm, eski bir Gretsch Firebird ile kalın tellerle donanmış bir Gretsch White Falcon kullanıyor.
Bu tehlikeli adam aynı zamanda bulunduğu her yere neşe saçan sonsuz bir neşe kaynağı. Açık saçık ifadeleri de oturaklı ritmleri kadar efsaneleşen Malcolm, Angusun aksine ciddi bir alkol bağımlısı. Bu yüzden 1988deki "Blow Up Your Video" turnesinin ABD ayağına katılmayı reddeder. Amacı kendini toparlamak ve sonunun Bon Scott gibi olmasını önlemektir.
AC/DCnin en çok "Let There Be Rock" parçasını seviyor. Grubunu Led Zeppelin ve The Whodan bu yana son 15 yılın en büyük heavy-rock grubu olarak görüyor.

Bon Scott
Ronald Belford Scott 9 Temmuz 1946da Young kardeşler gibi İskoçyada doğdu. O da 1950lerde Avustralya&ya göç etti. Okula bir türlü ısınamaması, onun hayatı sokakta aramasına ve yaşamını sürdürmek için çok sayıda işte çalışmak zorunda kalmasına sebep oldu. Efsanevi boğuk sesini içlerinde onu asıl üne kavuşturan The Valentines ve Fratenitynin de bulunduğu çeşitli topluluklarda dinletti.
Sidney Hapisanesinin demir parmaklıkları arkasında, uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle zor bir dönem geçirdi. Hapisten çıktıktan sonra bir gemi şantiyesinde çalışmaya başladı. 1974te yolları Young Kardeşler ile kesişti. Müzisyenleri konser alanına taşıyan kamyon şoförü olarak... Bonun sesi ve kötü çocuk görüntüsünden etkilenen Young Kardeşler onu kendi şarkılarını söylerken dinlemek isterdiler. Böylece Bon, Dave Evansın yerini aldı.
Bu renkli kişi her şeyi olduğu gibi yani argoyla söyler. Angus diyor ki: "Bona rastladığımda, İngilizce konuşmuyordu, ama cümleleri gümbür gümbür fucklarla doldurarak daha çekici hale getiriyordu." O günden itibaren Bon, AC/DCnin en büyük ilahilerini yazmaya başlar: "Shes Got the Balls", "T.N.T", "Highway to Hell", "Let There Be Rock"... Bu birinci sınıf şarkıcı, onu cehenneme ...ürecek en büyük sözünü, "Seks, Uyuşturucu ve RocknRoll"u izleyerek sağlığını delice harcayacaktır.
Onun ölümü grup için büyük bir kayıp olur. Angus, "Sanki ailemizden birini kaybettik" derken, Bernie Bonvoisin ise, "Rock büyük bir şarkıcıyı kaybetti. Biz ise bir dostu" der. Bon AC/DC ile 7 albüm yaptı. Bir rock yıldızı olan bir sokak çocuğunun yaşama duyduğu öfkeyi dile getiren 7 isyan çığlığı...
AC/DCdeki basit ve doğrudan dinleyiciye hitap eden hard-rock işin özüne dayandığı için herkesi büyülemeye devam ediyor. Grubun genel görünüşünde ise belirgin bir müzikal tutum göze çarpıyor: AC/DC müziği, doğrudan, ara nağmesiz, moda olan akımlara duyarsız ve özellikle de taviz vermezdir. Böylesine uzun bir kariyerden ve sayısız başarılardan sonra, doğallıklarını koruyarak böyle bir büyüyü yaymayı başaran gruplar nadirdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AC/DC
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: metaL :: Alternatif Metal-
Buraya geçin: