Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 isLamiyéT.!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
éXcéLLéNc3*666
Admin
Admin
éXcéLLéNc3*666


Mesaj Sayısı : 145
Kayıt tarihi : 13/09/07

isLamiyéT.! Empty
MesajKonu: isLamiyéT.!   isLamiyéT.! Icon_minitimeCuma Kas. 09, 2007 9:43 pm

İslam, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem ile başlayan, Hz. Muhammed (s.a.v) ile sona eren tüm peygamberlerin insanlara iletip onları davet ettiği “Allahtan başka tapılacak hiçbir varlık yoktur.” Mesajını esas alan bir din dir.

İslam, insanlar arası ilişkide sevgiyi esas alır. Hazreti peygamberin ifadesiyle “karşılaştığı kimseye tebessümle davranmak sadaka vermek gibidir.” (1)

Komşular arası ilişkiler son derece önem taşır. Hz.peygamberin şu sözleri bunu gösterir:

“Cebrail bana komşu hakkında sürekli tavsiyelerde bulunurdu. Okadar ki komşulardan birisi vefat etse diğerinin ona varis olacağını sandım.” (2)

“Komşusu açken kendisi tok gezen bizden değildir.”(3)



İslam, çevre temizliğini ibadet telâkkisi içinde ele alır. Bu,yola sokağa çevreye rahatsız edecek şeyleri atarak kirletmek şöyle dursun, yoldan sokaktan insanları rahatsız edecek şeyleri alıp atmak sadaka vermek gibidir, anlayışının doğal bir sonucudur. Hz. Peygamber bir sözünde “Camiye ( ve çevresine) tükürmek günahtır. Bu günahın affedilmesi için yapılacak şey, o pisliğin örtülmesi (temizlenmesi)dir.” (4) buyurmuştur.

İslam, müslümanlara, kendisinden önce gönderilen peygamberlerin hepsinin Allahın peygamberi olduklarına inanıp, aralarında bir fark gözetmemeyi emreder.

İslam, Cebrailin gökten getirdiği diğer dinlere de kucak açar. Kur’anda bildiriliyor ki: “İnsanların inanalara sevgi bakımından en yakın olanları biz hristiyanlarız diyenlerdir. Zira onların içinde keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide süresi, Ayet 82)

İslam, diğer dinlerle kaynaşmak ister. Allah Hz. Peygambere şöyle seslenir: “ Ey Rasûlüm, O Allah sana Kur’anı Hak olarak ve kendinden önceki (Tevrat,Incil ve Zebur gibi) kitapları tasdik ederek indirmiştir. Daha önce de insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ve Incil’i göndermiştir.” ( Al-i Imran, 3-4)

“ Ey Muhammed de ki: Ey kitap ehli (Isa ve Musa’nın getirdiği dine inananlar)! Sizinle bizim aramızda anlamı eşit bir kelimeye geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım. Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın.” (Al-i İmran, 64)

Kur’anda kesin emirlerle yalan söylemek, başkasının malına, canına, şeref ve namusuna zarar vermek, başkaları hakkında kötü zan beslemek, dedikodu etmek, kusur araştırmak, lâf götürüp getirmek, intihar etmek, israf etmek, alay etmek yasaklanmış, haram kılınmıştır.

İslam günümüzde 15 asır önce insanları doğruya yöneltmek, kötülüklere engel olmak için geldiğinde durumu hiç iç açıcı olmayan kadın’ı yüceltmiş, peygamberin ifadesiyle “Cennet anaların ayağı altındadır.” (5) “ Ana babadan üç kat daha saygıya layıktır.” (6) Ölçüleri ile kadına layık olduğu yeri vermiştir. Bu konuda pek çok müslüman kimsenin dahi bilmediği bir husus çok dikkat çekicidir. Islam Hukukçularından hanefi ekolünün en büyük isimlerinden “ Ebu Yusuf ”, evlenen bir erkeğin ekonomik imkânı varsa eşine birisi iç işlerine, diğeri dış işlerine bakmak üzere iki hizmetçi tutmasının “gerekli (vacip)” derecesinde lazım olduğunu söylemektedir. Bu husus ayrı bir makale hatta araştırma konusu olacak kadar geniştir. Ileri bir tarihte okuyucu dostlarıma bu vesile ile bunu va’d ediyorum.

Gene pek çok kimsenin zihnini kurcalayan birden çok evlenme (poligami) kesin bir emir değil, zaruret halinde izin verilen bir husustur. Buna izin veren Nisa Süresi 3. Ayetinin son cümlesi “haksızlık yapmaktan korkarsanız, bir eşle evleniniz” şeklindedir. Aynı hususta Nisa Süresi 129. Ayette “Üzerine uğraşsanızda kadınlar arasında adaletli davranmaya güç yetiremessiniz.” Buyuruluyor. Bu ayetlerin dikkatle incelenmesi tek evliliğin esas olduğunu, olağanüstü hallerde, gerek varsa birden fazla evlenmeye izin verildiğini ortaya koyacaktır.

Kur’an tüm insanlığa gönderilmiş aydınlık dolu bir kaynaktır. Onu insaflı gözlerle inceleyen batılı düşünürler. Kur’an ve Islamla ilgili gerçekleri ifade etmişlerdir. Bunlara birkaç örnek verelim:

Prens Bismark şöyle der: “Ben Kur’anı her bakımdan inceledim. Her kelimesinde büyük bir hikmet gördüm. Muhammed seçkin bir insandır. Ilahi gücün böyle ikinci bir vücudu meydana getirmesine ihtimal verilemez. Sana çağdaş bir vücud olmadığım için çok üzgünüm ey Muhammed.! Öğreticisi ve yayıcısı olduğun bu kitap senin değildir. O, ilâhîdir. Bunun ilâhî olduğunu inkar etmek, mevcut ilimlerin asılsız olduğunu ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için insanlık, senin gibi bir varlığı bir defa görmüş, bundan sonrada görmeyecektir. Ben heybetli huzurunda sonsuz saygı ile eğilirim.”

G.M.Rodwel şöyle diyor: “Kur’anı okudukça onun bizi büyülediğini ve hayretlere düşürdüğünü nihayet bize üstünlüğünü kabul ettirdiğini ve huzurunda bizi secdeye vardırdığını görürüz. Kur’anın temas ettiği konular ve gözettiği amaçlar bakımından üslûbu temiz, yüksek ve ürperti vericidir. Kur’an her çağda izini bırakacak bir eserdir.”

John Davenport şöyle diyor: Kur’an en yüksek inanç esaslarını, en yüksek ahlakı öğretir. Kur’an karşılık beklemeyerek iyilik yapmayı emreder. Kur’an hem dinî hem medenî bir kanundur. Kur’an Islam terbiyesinin kaynağıdır,hayatın nûrudur. Kur’an ayetleri kalplerde ve ruhlarda devamlı akisler uyandırmıştır. Kur’an hayatın bütün safhalarının, fert ve toplumun düzenleyicisidir.”

Prof. Nöldeke şöyle der: “ Kur’anın en muhteşem süreleri kıyamet gününün yaklaşması sebebiyle tabiatın titreyeceğini ifade edenlerdir. Bu ayetler okunurken insan, yeryüzünün darmadağınık olduğunu, dağların atılan pamuk gibi dağıldığını, yıldızların karmakarışık bir halde parçalandığını gözleriyle görüyor gibi olur.”

Goethe şöyle diyor: “Görüyorsunuz ki, bu kitabın öğrettiği esaslar zerre kadar aksamıyor. Biz bütün sistemlerimizde, bunda daha ileri gidemiyoruz. Genellikle hiçbir insan da bundan ileri gidemez.”

Edmond Burk diyorki: “ Kur’anı inceledikçe onun mükemmelliğini ve yüceliğini anlarız. Önce insanı kendine çeken Kur’an, sonra hayrete düşürür. Daha sonra da kendinden geçirir. Insanı kendine saygı duymaya zorlar ve böylece herkesi derinden duygulandırır.”

H.C.Vels diyorki: “ Kur’an ilahi emirlere dayanarak müslümanları en sıkı kardeşlik bağlarıyla bağlamıştır. Öyle bir kardeşlik ki, ırk, renk, dil farlılıklarına hiç önem vermez. Hristiyanlar arasındaki kardeşlik bağı ile Islamın getirdiği kardeşlik asla kıyas kabul etmez. Müslümanların medeniyet, matematik, astronomi, mimari, güzel sanatlar ve felsefede elde ettiği zaferler, ancak Kur’anın insanları birleştirerek onları fazilet ve bilgi servetini elde etmeye yöneltmesinden ileri gelmektedir.”

George Sale de şöyle der: Kur’anın dili bir belâgat harikasıdır. Dünya bir araya gelse bir ayetine bile bir nazire getiremez. Insan kalemi bundan acizdir. Kur’an muhteşem bir kutsal kitaptır. Dâimîbir mucizedir. (7)

Daha fazla batılı bilginlerin sözlerini aktararak konuyu uzatmak istemiyorum.

Teknolojinin getirdiği refah yanında insanları makineleştirmesi ve pek çok problemleri de beraberinde getirmesi karşısında söyleyecek kısa bir cümlemiz var: “Huzur ve iki cihan (ahiret ve dünya ) da mutluluk, inanmakta ve yüce yaradan’a sığınmaktadır.”


bunLar aLıntıdıR wé ısLamı qoRusLu bıRı tArafıNdan yazıLmıstıR..!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
isLamiyéT.!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Felsefe :: İnançlar ve Geleneksellik-
Buraya geçin: