Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 HAYAT ACI SÜRPRİZLERİN DİĞER ADI....

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
angel...
Moderatör
Moderatör
angel...


Mesaj Sayısı : 64
Kayıt tarihi : 08/09/07

HAYAT ACI SÜRPRİZLERİN DİĞER ADI.... Empty
MesajKonu: HAYAT ACI SÜRPRİZLERİN DİĞER ADI....   HAYAT ACI SÜRPRİZLERİN DİĞER ADI.... Icon_minitimePaz Eyl. 09, 2007 1:56 am

Hayat Acı Sürprizlerin Diğer Adı


Koşarak çıktı evden. Küçücük yüreği güm güm atıyordu. İlk defa annesinden izin alabilmişti dışarı çıkabilmek için. Biraz ürkek çokça da utangaç adımlarla yaklaştı diğer çocukların yanına.
Önce atamadı sıkılganlığını üzerinden. Kendine benzeyen, kendi boyunda, kendi tipinde olan bunca insanla nasıl konuşması gerektiğini bilmiyordu açıkçası. O hep büyüklerle beraber olmuştu. Ona yapması gerekenler değil yapmaması gerekenler öğretilmişti. “Gezinme Nejat” “Dur Nejat onu elleme!” “Uslu dur Nejat, çok ayıp bu yaptığın.” Oysa Nejat bir şey yapmazdı. Sadece camdan bakmak, o kül tabağıyla oynamak, bazen de kumandayı elinden bırakmamak isterdi. Ama zamanla böyle şeyler istememesi gerektiğini öğrenmişti. Giderek donuklaşmış, tam da büyüklerin istediği gibi biri(!!) olmaya başlamıştı. Annesi çok memnundu bu halinden.”Ay ne kadar uslu oğlun var, herkese lazım vallahi böyle çocuk. Baksana canım ağzı var dili yok yavrunun..” dedikçe arkadaşları, yüzüne gelip oturan gülümsemeden anlamıştı bunu Nejat. Annesini severdi, babasını pek tanımıyordu. Akşam geç gelir, sabah erken çıkardı o. Hafta sonları da evde olmazdı. Bu yüzden annesi çok önemliydi Nejat için. Onu üzmek istemezdi. Buydu içinden gelenleri engellemesinin sebebi..
O gün takım elbiseli adamlar gelmişti eve. Annesinin yüzü asılmış, canı sıkılmıştı. İlk kez Nejat’ın yanında bulunmasından rahatsızlık duyuyordu. Oysa Nejat onun her şeyiydi. Onun mükemmel biri olmasını ister, herkesin takdir edeceği biri olması için elinden geleni yapmaya çalışırdı. Bir an evvel büyüsün, büyüyüp herkesi kendine hayran etsin isterdi. Onu büyük adamlar gibi giydirir, saygın ortamlara sokar, saygın insanların çocuklarıyla arkadaşlık etsin isterdi. Çamurla hiç oynamamıştı Nejat; komşu teyzenin bahçesinden erik aşırmak nedir hiç bilmemişti. Saklambaç bilmezdi, futbolu televizyonlardan tanırdı. Bisikleti vardı; ama nasıl kullanılacağını öğreten olmamıştı. Yalnızdı Nejat, büyüklerin hayatına ayak uydurabilmek için oldukça küçüktü.
Takım elbiseli adam tam konuşmaya başlayacakken annesi yavaşça fısıldamıştı kulağına sihirli sözcükleri “Hadi canım çık da biraz arkadaşlarınla oyna dışarıda.” Sevinçle, heyecanla koşmuştu işte o zaman dışarı. Çocukları görünce hatırlamıştı onun dışarıda oynayacak hiç arkadaşı yoktu ki!! Nasıl konuşulması gerektiğini de bilmiyordu işte.. Uzaktan izledi bir müddet onları. Biri yüzünü duvara dönüp yüze kadara sayıyor, bu esnada diğerleri saklanıyor. Sonra sayı sayan diğerlerini bulmaya çalışıyor; diğerleri de ona görünmeden sayı sayanın sayı saydığı yere koşup “sobe” demeye uğraşıyorlardı. “Saklambaç dedikleri bu olsa gerek..” diye düşündü Nejat. Sonra durdular bir ara çocuklar. “Bir cesaret gidip tanışayım” dedi. Yavaş adımlarla geldi yanlarına. “ Merhaba” dedi titrek bir sesle. “Ben Nejat Tekin. Beş yaşındayım. Annemle şu karşıdaki yeşil apartmanda yaşıyoruz. Oyununuz çok güzeldi. Ben de oynayabilir miyim??”
Çocuklar aniden duyulan bu titrek sese dönmüşlerdi. Karşılarında lacivert takım elbiseli bir çocuk duruyordu. Yeşil de kravatı vardı. Kibar konuşmasını da eklenince bir muhallebi çocuğuyla karşı karşıya olduklarını anlamış, önce bir kahkaha koparmışlardı. Onların kahkahası Nejat’ı korkutmuştu tabii. Hem sokak ortasında böyle sesli sesli gülünür müydü? Ne ayıp!! Kahkahadan sonra alaya başlamışlardı çocuklar. Ne kıyafeti kalmıştı konuşulmadık, ne yüzü, ne gözü.. Ne vardı bunları konuşacak anlamamıştı ki Nejat! O hep böyle giyinmişti, onun gördüğü çocuklar da böyleydi. Kendi hallerine baksalardı ya.. Eski püskü şeyler vardı üzerlerinde. Of bir türlü susmamışlardı. Sıkılmıştı Nejat! Gitmeye karar verdi. Ama nereye?? Annesi çağırmadan eve gidemezdi. Buradan da uzaklaşmamalıydı, merak ederdi sonra annesi. İşte tam bu esnada görmüştü köşedeki amcayı. Önünde tartı sessizce oturuyordu taburesinde.
Üzgün bir halde o da oturmuştu amcanın yanına, kaldırımın kenarına. “Bakma sen onlara.” demişti amca tok sesiyle. “İlk karşılaşmalarda olur böyle şeyler. Yeni taşındınız herhalde?” “Yoo” demişti Nejat. “ Biz burada oturuyoruz.” “Hiç görmedim de ben seni. Ondan öyle dedim.” “ Ben pek dışarı çıkmıyorum. Daha doğrusu sokağa çıkmama izin vermiyor annem. Genelde annemin arkadaşlarının evine gideriz. O zaman dışarı çıkabiliyorum ancak. Annem sokakta oynarsam terbiyesiz olacağımı düşünüyor..” ve anlatmaya başlamıştı Nejat. Konuştukça konuşmuş; içinde kalanları, hiç kimseye anlatamadıklarını anlatmıştı tartıcı amcaya. Aylardır dilsizmiş de birden dili açılmış gibi hevesliydi. Kaç saat geçirdiler birlikte hiç anlamamışlardı. Akşam çökmek üzereyken çağırmıştı annesi.
Eve girince annesinin gözlerinin kızarmış olduğunu gördü. Sonra annesi ona babasının bir daha hiç gelmeyeceğini, işleri bozulduğu için de evdeki eşyaların pek çoğunun başka yere gideceğini söyledi. Annesi gizli kapaklı konuşmuştu; ama anlamıştı Nejat annesiyle babasının boşanacağını ve evlerine haciz geleceğini. Borçları vardı herhalde babasının; çünkü haciz o zaman gelirdi. Geçen günlerde duymuştu bunun böyle olduğunu amcalar konuşuyorlardı aralarında.
Ertesi gün yine bir sürü adam gelmiş, evde ne var ne yok götürmüşlerdi. Takip eden günlerde hiçbir şey artık eskisi gibi olmamıştı. Annesi gezmeleri bırakmış, bir işe girmişti. Nejat gündüzleri evde yalnızdı. Akşamüstleri çıkıp tartıcı amcasıyla sohbet ediyordu yalnızca. Çok şey öğrenmişti ondan. Amca çok güzel masallar biliyordu. Her gün bir tane anlatıyordu. O anlattıkça Nejat hayal ediyor bazen Hansel, bazen Pinokyo bazen de çizmeli kedi oluveriyordu. Amca Nejat’a yaşayamadığı çocukluğunu geri veriyordu. Ona oyunlar öğretmiş; mahallenin diğer çocuklarıyla nasıl arkadaş olacağına dair tüyolar vermiş; bisiklete binmeyi öğretmiş; kısa sürede Nejat’ı mutlu bir çocuk haline getirmişti. Nejat da tartıcı amcayı çok sevmiş, sevinçlerini, üzüntülerini ilk onunla paylaşır olmuştu. Hiç tatmadığı baba sevgisiydi amcada bulduğu.
Günler birbirini kovaladı ve Nejat okula başladı. Çok başarılı bir öğrenciydi. Başarılarına başarı katarak önce ilkokulu sonra ortaokulu bitirdi. Karnesini aldığı gün öğrendi başka bir şehirde çok iyi bir okulda burslu olarak okumaya hak kazandığını. Hızla eve gitmeye başladı. Köşeyi döndü ve tartıcı amcanın her zamanki yerinde olduğunu gördü. Koştu ve boynuna sarıldı. Gözleri doldu ikisinin de..
O yaz Nejat yeni okuluyla ilgili hayaller kurdu durdu. Mimar olmak istiyordu ve bu onun için çok iyi bir fırsattı. Güzel bir gelecek onu bekliyordu. Gerçi annesinden, tartıcı amcasından, arkadaşlarından ayrılmak çok zor gelecekti; ama yazları yine buradaydı. Birbirlerini görecek bolca vakitleri olacaktı. Planı böyleydi Nejat’ın. Yaz sonlarına doğru bu planlarının suya düşeceğini nerden bilebilirdi ki..
Okulların açılmasına çok az bir süre kala öğrendi annesinin de onunla geleceğini. Nejat onun her şeyiydi. Onsuz burada ne yapardı? Bütün yaz uğraşmış en sonunda Nejat’ın okulunun olduğu şehirde bir iş ayarlayabilmişti kendine. Evlerini de satıyorlardı. Oradan bir ev alacaklar ve hiç ayrılmayacaklardı. Başta çok sevindi Nejat habere. Annesinden ayrılmak istemiyordu zaten. Ama sonra tartıcı amcadan ve sevdiği herkesten ebediyen ayrılmak zorunda kalacağını fark etti. İşin çıkmazlığı mahvetti Nejat’ı. “Kader böyleymiş be yavrum. Yine gelirsin. Hele bir okulun bitsin, hele bir istediğini elde et. Biz hep buradayız.” diye avutmuştu tartıcı amca onu. Yapacak bir şey yoktu. Vakit gelince Nejat ve annesi her şeylerini toplayıp yola çıktılar. Yepyeni bir hayat onları bekliyordu.
Sokağı arşınlarken bunları düşünüyordu Nejat. Tam on beş yıl olmuştu buradan ayrılalı. Gözleri yaşlı küçük bir çocuk olarak veda ettiği bu şehre çok iyi bir mimar olarak dönmüştü işte. Tartıcı amcasını bulacak ona her şey için teşekkür edecekti. Sokaklarına az kalmıştı, köşeyi dönünce görecekti tartıcı amcasını her zamanki yerinde. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi hızlı atıyordu. Heyecanla köşeyi döndü.
Önce bir durakladı. Sonra müthiş bir acı saplandı yüreğine. Sıcacık bir gülümseme beklerken mekanik bir alet çıkıvermişti karşısına. Son günlerde moda olan bir lira atınca kilo tartan şu otomatik makinelerden bir tane koymuşlardı tartıcı amcanın yerine. Bu kadar mı robotlaşmıştı insanlar, bu kadar mı rafa kaldırmışlardı duygularını. Bir makine bir insanın yerini nasıl tutabilirdi?? O anki panikle bunları düşünmüştü Nejat. Biraz sakinleşince zamanın değiştiğini, insanların artık pratik şeylerle zaman kazanmak istediğini hatırlamıştı. Hem on beş yıl boyunca tartıcı amca da tartıcılık yapacak değildi ya. Gidip bulmalıydı onu. Sağa sola sordu. Bileni geç hatırlayan bile yoktu tartıcı amcayı. Ümitsizlikle geri döndü Nejat. Otomatik tartının karşısına dikildi. Öylece baktı bir süre.. Evet zaman değişmişti. Sıcacık gülümsemelerin, sıcacık bakışların yerini soğuk metaller almıştı. Zaman kazanmak, teknolojiye ayak uydurmak adı altında robotlaştırılmıştı insanlar. Biraz mağrur bir edayla parayı alan tartıcı amcanın o güzel ellerinin yerini bir lira sığacak büyüklükte bir delik almıştı işte. Tartıya çıkanın kilosuyla ilgili tatlı espriler yapan o tok ses yoktu. Mekanik ses kiloyu söylüyordu işte mekanik bir ritimle. Bir de teşekkür ediyordu sonra. Sevgiden eser yoktu. Değişen dünya sevgiyi barındırmıyordu artık.
Gerçeklerin acılığını bir kez daha tattı o gün Nejat. Hayat, acı sürprizlerin diğer adıydı ve yine bir sürprizle çıkmıştı Nejat’ın karşısına. Yüreğinde acı, dilinde yıllardır annesinin ağzından hiç düşürmediği bir şarkı, aklında hiç silinmeyecek anıları geldiği gibi sessizce ayrıldı mahalleden. “Son arzun nedir diye gelip de bana sorsalar gözlerime bakıp da her şeyi anlasalar…”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HAYAT ACI SÜRPRİZLERİN DİĞER ADI....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hayat

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Gothic :: Qothic yazı,şiir..-
Buraya geçin: